26 Eylül 2014 Cuma

Montessori Eğitimi Seminer Notları 2.Gün

Montessori Eğitim Seminerimizin ikinci günü materyal tanıtımı ve sunumu ile geçti.
Gerçi ilk resimlerdeki sunumlar 1.günün son saatleriydi ama ben notlar daha düzenli olsun diye bu yazımı tamamen materyal tanıtımı ve sunumuna ayırdım.
Esra hanımın bize gösterdiği ilk çalışma mendil katlama.
Kare şeklindeki mendillerin içi çizgilerle belirlenmiş,katlama şekline göre dikdörtgen,üçgen,kare şekilleri oluşuyor.Parmak kasları gelişirken hem çocuğu pratik yaşama hazırlıyor hem de geometrik şekiller konusuna da giriş yapmış oluyorsunuz.
Bir sonraki rulo şeklinde katlama,sarma.Yine parmak kasları için ideal,ayrıca havluları bu şekilde katlayınca daha az yer kaplıyor;)
Gelelim temel aktarma çalışmalarına.Önce sıvı aktarımını gösterdi hocamız.Kullanacağımız bardaklar aynı olursa daha iyi olurmuş,çelik bardaklar bizim çocuklar için idealmiş mesela,hem katı aktarımında nesnelerin çıkardığı ses hoşlarına gidebilirmiş.
Resimdeki gibi iki parmağımızla bardağı desteklersek dengelemiş oluyoruz,dökme ihtimali de en aza inmiş oluyor.
Katı aktarmayı seramik fincanlarda gösterdi Esra Hanım.Üç bardak kullanıyoruz ve bardakları çizgi çekerek işaretliyoruz.Çocuk aktarma yaparken eşit bölmeye de çalışarak matematiğin bölme işlemine giriş yapmış oluyor:)
Duyu çalışması kapsamında sünger sıkma çalışması da yaptık.Parmaklar ve bilekler de hareket ettiğinden motor becerileri de gelişmiş oluyor.
Plastik bir kap içerisinde küçük bir sünger sıkma işlemi.
Eğer etrafa su sıçramışsa tepsinin yanındaki kuru bir süngerle tampon yapar gibi suyu emmesini sağlıyoruz.Yavaş yavaş olsun ki sabırla çalışmayı öğrensin.
İşte parmak kasları için bir çalışma daha.Önce bu materyalde çalışan çocuklar daha sonra kasnakta iğneyle işleyebiliyorlar ne güzel.
Basit ama evde kolaylıkla uygulayabileceğiniz bir çalışma daha:şişe açıp kapatma.Şişeleri mümkünse cam seçmeliymişiz ve de ilaç,deterjan kutusu vs.olmamasına dikkat edelim ki sonra sıkıntı olmasın.Yine üç parmağımızı kullanıyoruz ki dengeleyip kolayca açabilelim.Bu dolaylı olarak kalem tutmaya hazırlık çalışması oluyor aslında.
Bir diğer tanıdığımız materyal matemetik materyali.Resimde görüldüğü gibi birden ona kadar sayılar ve sayılar kadar çubuklar var.Her defasında tek tek alıp sayıyoruz.
En iligimi çekenlerden biri pürüzlü-pürüzsüz kutu.Resimde görülen tüm tabletler ahşap ve üzerinde derecesine göre pürüzler var.Bazıları neredeyse farkedilmeyecek kadar pürüzsüz.Ama çocuklar farkediyor işte:)Çalışma öncesi çocuğunuzun parmaklarını bir kaç dk suda bekletiyorsunuz.Böylece algısı çok daha açık oluyormuş.Sonra tek tek dokunmasını sağlıyorsunuz ve çiftleri bulmaya çalışıyor.Algılaması her düştüğünde parmaklarını yeniden ıslatabilirsiniz.Alternatif olarak zımparadan yapabiliriz bu çalışmayı.Numaralarına göre zımpara kestirip bu çalışmayı evde daha kolay uygulayabiliriz.
Dilsel gelişim için kelime kartlarından da bahsettik biraz.Bu tür kartlarda nesneler veya neyi tanıtacaksak gerçek resimleri kullanmaya özen göstermeliyiz.Eğer sıralama çalışması yapacaksak küçük-büyük-en büyük şeklinde veriyoruz.
Kaşıkla aktarma çalışmasının püf noktaları 1.gün notlarında yazmıştım.Kaplar nasılsa kaşık ta aynı maddeden olsa iyi olur.Evde yemek için kulladığımız kaşığı kullanırsak çocuk bunu yemek sırasında oyuna dönüştürebilir aman dikkat:)Çocuk için ilgi çeken yanı tutuş şekli,resimdeki gibi tutuyoruz,bileği kırmadan kaşığı aşağı doğru çeviriyoruz.
İşte montessorinin temel materyallerinden pembe kule.Normalde yerde paspasın üzerinde oluyor sunum ama o gün masada göstermişti Esra Hanım.Materyal sunumundan önce yere paspas serilir,çocuk yanınıza oturur(solunuza) ve sunuma başlanır.Her bir parça tek tek sessizce paspas üzerine taşınır.Taşıma işlemi materyalleri avucunuza alıp iki elinizle kapatarak olsun ki ağırlığını,boyutunu hacmini hissedebilsin.Önce ortalı şekilde dizim yapılır.
Bir sonraki çalışmadan yatay,sola ve sağa dayalı olarak dizilir.Hata kontrolü en üstteki 1 cm lik parçayla yapılıyor.Dizme işlemi bitince çocuktan karşıdan,yanlardan ve üstten bakmasını istiyoruz.Bu tamamen teknik resim oluyor,uzaysal algıyı geliştiriyor ve üç boyutlu okuma diyor Esra Hanım.
Tüm bu çalışmalardan sonraki aşama şablona uygun olarak diziliyor.Tabii ki bunun da aşamaları var.Basitten karmaşığa doğru ilerliyor şablonlar.
Bir sonraki materyalimiz pembe kuleyi tamamlayan kahverengi merdiven.Kahverengi merdiven yatay olarak dizilir.İlgi çekmek için üstünden bilye atabilirsiniz,çocukların çok hoşuna gidiyormuş.
Sonra pembe kule ve kahverengi basamağın birlikte oluşturduğu şablonları inceledik ve birkaç tanesini örnek olarak yaptık.
Ardından kırmızı çubukların sunumu vardı.
Kırmızı çubuklardan sonra kulplu silindirleri tanıdık aslında ama onları video olarak çektiğim için resim paylaşamıyorum.Renkli kulpsuz silindirlerin sunumu da aşağıdaki gibi.Boyutları büyüklükleri farklı onların da ,her bir materyal on parçadan oluşuyor ve bu renkli silindirler kulplu silindirleri tamamlıyor.
Günlük yaşam becerileri kapsamında giyinme çerçeveleri adlı materyal var montessoride.Ahşap çerçevelere kumaşlar tutturulmuş ve her birinde düğme,çıt çıt,bağcık,kurdele vs.mevcut.Sunumu anlatmak biraz karışık:)Umarım resimlerden biraz anlaşılıyordur.
Ve son olarak yaratıcı üçgenlerin sunumunu izledik.Resimdeki gibi küçük üçgenler var,üçgenlerin birleşme yeri de siyah.Eşkenar,çeşitkenar,ikizkenar vb.üçgenleri bir araya gelerek yeni bir üçgen veya farklı şekiller oluşturuyor.Matematikle arası hiç iyi olmayan ben bu sunumu dinlerken pek kafam karıştı doğrusu:)
Günün son çalışmasını da yaptıktan sonra genel bir tekrar yapıp bitirdik semineri.İnanılmaz keyifli iki gün geçirdim.Eksiklerimi gördüm,yanlışlarımı düzelttim ve bir sürü yeni bilgi edindim.
Enerjisi ve engin bilgisiyle bizleri aydınlattığı için Esra Hanım'a ve bu seminere katılmamı sağlayan Montessori il Öğreniyorum grubu yönetici arkadaşlarıma bir kez daha teşekkür ediyorum.
Umarım öğrendiğim bu bilgileri Kayra ile doğru bir şekilde uygulayabiliriz.

Montessori Eğitimi Seminer Notları 1.Gün

Ben internette İstanbul'u takip ederkeeen bir baktım ki memleketimde olacakmış Montessori Eğitim Semineri.Facebook taki Montessori ile Öğreniyorum grubunda duyurusu yapılınca ben de talip oldum ve şans bana güldü çok şükür:)Montessori ile Öğreniyorum grubumuz adına Lüleburgaz'da Esra Keleşer eğitmenliğindeki seminere ben katıldım.Bunun için grup yönetici arkadaşlarımın hepsine bana bu fırsatı verdikleri için tek tek teşekkür ediyorum.
Harika iki gün geçirdim.Esra Hanım bütün pozitifliğiyle,enerjisiyle engin bilgisiyle ışık tuttu hepimize.Daha Kayra karnımdayken merak edip araştırdığım,sevdiğim montessori felsefesine bir kez daha hayran kaldım ve seminer sonunda iyi ki katılmışım dedim.Zaman zaman biz de montessori aktiviteleri yapmaya çalışsak ta eksik yönlerimi gördüm,tamamladım ve yeni bilgiler edindim.
Çok uzatmadan seminer hakkındaki görüşlerimi,aldığımız bilgileri,gördüğümüz materyal ve sunumları paylaşmak istiyorum.
İki gün sürdü seminer.İlk gün çoğunlukla montessori felsefesi,evde nasıl uygulanabileceği nelere dikkat etmemiz gerektiği konusunda konuştuk.
Esra Hanım öncelikle montessori eğitiminden ve Maria Montessori'nin hayatından bahsetti.Öğrenmek ve daha ayrıntılı bilgi almak isterseniz Montessori Eğitim Sistemi ve Maria Montessori Kimdir? yazılarıma göz atabilirsiniz.
Daha sonra montessori eğitim sistemi ile ilgili temel noktaları belirtti.Mesela;
 Montessoriyi 5e ayırıyoruz:
1.Günlük Yaşam Becerileri
Çocugun günlük hayatta karşılaşabileceği şeylerden oluşur.Düzen ve titizlik önemlidir.Çocuk önce çalışacağı aracı seçer, masaya getirir ve çalışması bittikten sonra toplayıp yerine kaldırır. Böylece çocukta sorumluluk duygusu,dikkat algısı,el-göz koordinasyonu,bağımsızlık algısı gelişir.
Bu uygulamalar da kendi arasında ayrılıyor.Örneğin aktarma,gruplandırma,boncuk dizme, kağıt kesme,düğme dikme vs.el becerilerine giriyor. 
Günaydın,merhaba demek,teşekkür etmek,özür dileme vs. nezaket ve zarafet bölümünde yer alıyor.
Giyinme,soyunma,sofra hazırlama,burnunu silme, el yıkama, ayakkabı bağlama,düğme ilikleme vs.öz bakım becerileri kapsamında.
2.Duyu Eğitimi
Duyu araçları çocuğun tüm duyularına hitap edecek şekilde tasarlanmıştır.
Bu araçların amacı çocuğun duyularını etkilemek,boyutları kavramasını sağlamak,görsel algıyı güçlendirmek,yaratıcılığını desteklemektir.
3.Matematik Eğitimi
Matematik materyalleri sade,rahat,somut araçlardır.Materyaller soyut kavramları somutlaştırarak çocuğun sayıları tanıma,sayma ve dört işlem yapabilme özelliği kazandırır.
4.Kozmik Eğitim
Kapsamlı bir eğitimdir.Bizdeki gibi kimya,coğrafya,tarih gibi alanlara ayrılmaz.Materyalleri ile ülkemizi ve diğer ülkeleri,yemekler,dansları,müzikleri içinde barındırır.
5.Dil Eğitimi Etkinlikleri
Tüm bu bilgilendirme sonrasında evde neler yapabiliriz,nelere dikkat etmeliyiz sorularına cevap bulduk.
Öncelikle çocuğa bir kişisel alan oluşturmamız gerekiyor,yani temel alanlar yaratacağız.Çocuğun kullandığı nesneleri çocuğun boyuna uygun şekilde düzenlemeliyiz ki kendi günlük işlerini,ihtiyaçlarını tek başına karşılayabilsin.Zaten eğitim felsefesinin sloganı:"Bana kendim yapabilmem için yardım et!"Bu küçük özgür bireyler için evimizde küçük düzenlemeler yaparak daha rahat hareket etmelerini sağlayabiliriz.
*Mesela mutfamızdaki bir bölme veya çekmeceyi çocuğumuzun kullanacağı bardak,tabak,çatal,kaşık,mendil vb.gibi eşyalar için ayırabiliriz.İstediği zaman çekmecesini açar ihtiyacı olan eşyayı alır.Yemek için masayı hazırlarken kendi tabağını,bardağını vs.götürmesini isteyebilir,onu da masa hazırlamada yardımcı olması için sorumluluk verebilirsiniz.
*Banyo için öncelikle küçük bir tabure edinirseniz lavaboya ulaşması ve elini yüzünü yıkaması için yardımcı olmuş olursunuz.Klozet önü için de tabure şart,ihtiyacı olduğunda klozete kendi çıkması için ona ihtiyacı olacak.Yine banyoya lavabo yanına onun için küçük bir havlu asabilirsiniz.
*Ayakkabılığınızda çocuğunuzun erişebileceği yere onun ayakkabılarını koyabilirsiniz.Böylece dışarı çıkmadan önce ayakkabılarını alıp giyebilir.Yine kapı yanına asacağınız askıya çocuğunuzun montunu asabilirsiniz.
*Salon oyun alanı değildir,olmamalıdır.Salon aynı zamanda anne babanın da vakit geçirdiği ortak alan olduğundan çocuğunuz için salona küçük bir masa sandalye koyup,küçük bir raf yerleştirirseniz istediği zaman odasından getirdiği istediği oyuncakla,orada oynamasını sağlayabilirsiniz.(Tabii bir çocuk odanız varsa,yoksa yine ona ait bir oyun ve çalışma alanı sağlayabilirsiniz;)
*Kendi odasına gelinceeee:Öncelikle sakin,yalın bir düzen tercih edilmeli.Çocuğunuzun yatağı rahatça inip çıkabileceği yükseklikte olmalı(yer yatağı da tercih edilebilir,hatta küçük aylarda yer yatağı ideal olandır.)
*Beden farkındalığı için boyuna uygun bir ayna olmalı.
*Materyaller ve oyuncaklar için alçak ve açık raflar kullanılmalı.Çocuk istediği zaman hangi materyalle çalışacağına veya hangi oyuncakla oynayacağına kendi karar vermeli.
*Kişisel bir masa ve sandalyesi olsun ki masa çalışmalarında rahat hareket edebilsin.
*Çalışmalarını sergileyebileceği bir pano olmalı.
*Çocuğun dolabı ona göre düzenlenmeli,ihtiyacı olan kıyafete,çoraba vs.kolaylıkla erişebilmeli. 
*Kitaplık az sayıda kitaptan oluşmalı,dilerseniz arada değişiklik yapabilirsiniz.
 *Oyuncak sayısı da mümkün olduğunca az ve düzenli olmalı.Küçük raflar ve bölmeler kullanarak daha düzenli bir hale getirebilirsiniz.Çok parçalı oyuncakları lego vb.düzenli,kapaklı kutularda muhafaza edebilirsiniz.
Gelelim montessori çalışmalarınaaaa.
Öncelikleee çocukların öğretmeni değil annesiyiz,bu yüzden amacımız bu çalışmaları iki tarafın da zevk alarak yapması:)
Yine maddeler halinde yazarsam daha kolay olacak sanırım.
*Öncelikle materyal sunumu için çocuğun sakin bir zamanını bekliyoruz:)
*Çocuğun dönemsel özelliklerine göre etkinlik seçiyoruz,uygularken basitten karmaşığa ilkesini gözardı etmiyoruz.
*Çocuğu "sana göstermek istediğim bir şey var görmek ister misin,ya da bugün benimle .....çalışması yapmak ister misin?"şeklinde davet ediyoruz.Çocuk isterse yapılır,istemezse daha sonra denenmek üzere kaldırılır.Bu konuda yanlış yapıyormuşum mesela.Ben haydi bugün...... çalışması yapalım diyormuşum onu farkettim,sürece kendimi de dahil ediyormuşum yani.Bugünlerde Kayra da sen yap deyip bana bırakıyordu etkinliği,altında yatan sebep buymuş meğerse.Kelimeler gerçekten önemli!!!
*Çalışmayı yapmadan önce kişisel bir çalışma alanı oluşturup (mümkünse tek renk,koyu)bir kilim seriyoruz.Eğer aktarma gibi çalışmalarsa masayı tercih edebilirsiniz.
*Çocuğa materyali tanıtır veya sunarken sessiz ve sakin olmalı çocuğun inceleyip keşfetmesine fırsat vermeliyiz.
*Sunum esnasında çocuğun rahat görüp incelemesi için çocuğu solumuza oturtmalıyız(tabi solak değilse).Tüm çalışmaları yazıya hazırlık olması açısından soldan sağa yapıyoruz ama kaptan kaba aktarmada malzeme sağda başlıyoruz.
*Çalışma sırasında çocuğa karışmayıp gözlemliyoruz.Müdahale etmekten kaçınıyoruz.
*Önemli olan çocuğun zevk alması.Çocuklar sonuca bakmazlar,süreci severler diyor hocamız.
*Çocuk çalışmayı bitirene kadar beklemeli müdahale etmemeliyiz,tekrarlamak isterse tekrarlayabilir.Önemli olan doyuma ulaşması.
*Montessoride ödül-ceza yok.Hatta bizim sık yaptığımız olan "aferin"de demiyoruz.Çocuk yaptığı işi yapması gerektiği için yapıyordur,aferin demek te bir ödül cümlesi gibi oluyormuş.Mesela güzel bir resim yaptığında aferin demek yerine renkleri ne güzel kullanmışsın diyebilirmişiz.Ya da bir zor bir şeyi yapabildiğinde güzel yaptın,başardın gibi cümleler de olabilir.
*Materyalleri tutmak için üç parmağımızı kullanmalıyız.Masa sandalye yerleştirmede,sandalyeye oturur ve kalkarken,tepsi tutmada baş parmak dört parmak kullanıyoruz dengelemesi için.
*Katı aktarmalarda kaplar ne ise kaşık ta aynı olmalı.Çalışmanın ilgi çekici yanı tutuş şekli.Kaşık baş parmağımız ve işaret parmağımızla tutulur,orta parmakla desteklenir ve bilek bükülmeden aşağı doğru çevrilir.
*Sıvı aktarımında iki,katı aktarımında üç parmağımızla(katı daha ağır olduğundan)bardağı destekliyoruz.
*Aktarma yaparken tüm malzemeler aynı olsa iyi olur.Bir de aktarma çalışmalarında evde sık kullandığınız bir malzeme olmamasına dikkat edin dedi Esra Hanım.Mesela yemek yediğimiz kaşığı kullanırsak yemek masasında tabaklarında da aynı şeyi yapıp oyuna döndürmek isteyebilirmiş.
*Sıvı aktarımında tepsimizin yanında bir bez bulunduruyoruz,eğer dökülürse mümkünse tampon şeklinde siliyoruz ki sabırla yapmayı öğrensin.(önceleri büyük bez kullanıyoruz,çocuk büyüdükçe sünger küçülüyor.)
*Masayı silerken de S şeklinde siliyoruz ki kaba motor becerileri gelişsin:)
*Dil gelişimi için kartlar hazırlayabiliriz,nesneleri büyüklüklerine göre tanıtacaksak küçük-büyük-en büyük şeklinde sıralamalıyız.
*Yazma çalışmaları önce havaya,vücudumuzla,zımpara kağıdına ve kum tepsisine göre sıralanıyor.
*Kullanılan günlük yaşam araçları gerçeğe uygun olmalı.
*Materyaller (pembe kule,kahverengi merdiven vb.)mutlaka iki ille taşınarak yapılmalı.Böylece hem duyusal olarak keşfetmiş olacak hem de düşürme,devirme ihtimali azalacak.
Çocuğumuzun dönemsel özellikleri hakkında da konuştuk.Mesela genellikle iki yaş döneminde anlamsız inatlaşmalar,huysuzlanmalar ve hatta vurmalar olabiliyor.Mesela ışığı açtınız,çocuk ta ben açacaktım diye tutturdu o zaman "bu sefer ben yaptım bir dahaki sefer sen yaparsın"diyoruz,ağlarsa müdahale etmeden.Sakinleştiğinde konuşabiliriz,ya da sakinleştiğinde gelip ... yapabilirsin gibi cümleler kurabiliriz.Ağlamasına çok müdahale etmeyip bu tarz cümleler kurarsak bir gelişme olacaktır.(ben deniyorum birkaç gündür,ağlayabilirsin oğlum ağlaman bitince gelebilirsin deyince bazen hemen susuyor bile).
Diyelim ki vurdu.Şiddet uyguluyorsa soruyla mesaj veriyoruz:Elimizi ne için kullanıyoruz?gibi...
Onların da bir birey olduğunu,vücudundan sorumlu olduğunu bilmeliyiz.Öperken severken öpebilir miyim diyerek izin istersek vücudunun ona ait olduğunu bilir ve yabancılara karşı temkinli olur,istemediği kişinin öpmesine izin vermez gibi.
Genelde oyuncak paylaşımı sorun oluyor çocuklarda.Asla paylaşmalısın diye müdahale etmemeliymişiz.Ben senin boynundaki kolyeyi istesem verir misin dedi mesela Esra Hanım.O oyuncak ta çocuğun,ister verir ister vermez.Paylaşmayı ancak kendi isterse yapar,ve bunu akranlarıyla vakit geçirdikçe,zamanla öğrenecektir.
Yemek zamanı için de kum saati önerisini getirdi Esra Hanım,onlar uyguluyorlarmış.İşte mesela kum saatini çevirip yemeğini yemesini izleyip,ilk yediğini baz alacağız;bir yemek saatinde on kez mi çevirdik bir sonraki yemek saatinde bak şimdi çevireceğiz ve bu on kez döndüğünde yemek zamanımız sona erecek ve sonra sofrayı kaldıracağız diyebiliriz.Diş fırçalama için de aynısını uygulayabiliriz.
Bir de asla çocuğa hangi elini kullanması gerektiğini söylemeyecekmişiz.(ki ben bunu yapıyordum :( ) Hangi elini kullanacağına onun karar vermesi gerekmiş,çünkü bu beynin çalışmasıyla ilgiliymiş.Biz farklı bir komut verdiğimizde beyinde farklı algılanacak,özellikle dil gelişimini etkileyecekmiş.Mesela "R"harfini söyleyememenin sebeplerinden biri olabilirmiş bu.Ben son zamanlarda sağ elini kullansan daha rahat yaparsın diye uyarıyordum.Ve Kayra son zamanlarda s harifini biraz peltek söylemeye başlamıştı ,ben ortam değiştirmemize farklı kişileri görmemize bağlıyordum ama eşime de bunu söyleyince birkaç gündür hiç uyarmadık ve biraz bir düzelme farkettik.Ne ilginç...

İlk gün notlarım bunlar.Çok uzun olmaması ve sıkmaması için 2.günü bir diğer posta bırakıyorum.Umarım faydalı bir yazı olmuştur.
Sevgiler

25 Eylül 2014 Perşembe

Montessori Eğitim Sistemi

Montessori eğitimi İtalyan bir doktor ve eğitimci olan Maria Montessori tarafından geliştirilen ve serbestlik, sınırlar içinde özgürlük ile bir çocuğun doğal psikolojik, fiziksel ve sosyal gelişimine verdiği önem ile tanımlanan bir eğitim yaklaşımıdır.
Montessori’ye göre çocuklar yetişkinlerden tamamen farklı bir biçimde öğrenir, düşünür ve algılarlar. Bu nedenle çocuğu yetişkinin eksik bir örneği olarak görmeye çalışarak eğitim vermek, binlerce yıldır yapılmakta olan bir hatayı sürdürmekten başka bir anlama gelmez. Çocukların kendilerine has ihtiyaçları ve hakları vardır. Yetişkinin çocuğun gelişim sürecinde yapabileceği tek şey çocuğun önündeki engelleri kaldırmak ve onun ihtiyaçlarını karşılamaktır. Eğitim, çocuğun kendi kendini inşa ettiği bu dönemde sahip olabileceği deneyimleri zenginleştirmek ve ilerleme yönünde tecrübeler sunabilmektir.
Montessori Yöntemi iki temel gelişim süreci belirlemiştir: bu süreçlerden birincisi doğumdan altı yaşa kadar olan, ikincisi ise altı yaştan on iki yaşa kadar olan süredir. İlk altı yaşa kadar çocukların bulunduğu bir Montessori sınıfına “çocukların yuvası” anlamına gelen “casa dei bambini” denir. Çocukların yuvasında çocuklar bireysel öğrenme biçimleri ve hızlarına göre öğrenir ve gelişirler. İkinci gelişim sürecindeki eğitime Montessori “kozmik eğitim” der. Bu eğitim sürecinde çocuk dünyayı ve yaşamı kendisiyle beraber bir bütün olarak anlar.
Gelişimin ilk evresi yoğunluklu olarak bireysel deneyimlere dayanır çünkü gelişim bireysel bir süreçtir. Çocuk, beyninin ve kişiliğinin çok büyük bir kısmını bu dönemde inşa eder. Bu evrede çocuklara geleneksel eğitimde olduğu gibi eğitmen tarafından belirlenen bir içerik ve eğitmenin belirlediği bir hıza göre eğitim alırlarsa, bu koşullar çocuğun gelişimini fakirleştirmekten başka bir işe yaramaz. Fakat dikkat edilmelidir ki bu durum çocukların tamamen bireysel bir eğitim aldıkları anlamına gelmez, çocuklar farklı yaşlar ve farklı becerilerdeki arkadaşlarıyla özgürce ilişki kurabilecekleri bir çevre içinde ilk toplum deneyimlerini de alırlar.
Diğer eğitim yöntemlerinden tamamen farklı olarak Montessori Yöntemi çocuğun bağımsızlığını ve özgürlüğünü, sınırlar ve sorumluluklar içerisinde destekler.
Bu, başka eğitim sistemleriyle karşılaştırıldığında çocuklara sağlanan olanaklar sayesinde, kendi seçimlerinin eğitimcinin onları isteklendirmesinin yerine geçtiği kendi eylemleri sonucu hataların denetlenebildiği bir eğitim sistemidir.
Montessori eğitimi temelde kişiliğin oluşumu üzerinde durmaktadır.
Maria Montessori bunu açıkça şu şekilde ifade etmektedir: “Eğitimde metot değil, insan kişiliği göz önüne alınmalıdır.”
  • Çocuk, özeldir, tektir.
  • Kendine has bir varlıktır.
  • Çocuk etrafındaki maddesel dünyayı absorbe eder, gelecekte yetiştireceği kişi modelini biçimlendirir.
  • “Çocuk, insanların mimarıdır.” Bu mimarlar farkında olmadan içlerindeki inşa planına uyarak kendi ritimleri doğrultusunda kendilerini geliştirmeye çalışırlar.
  • Bu gelişime yetişkinler etki edemezler çünkü onlar inşa planını bilmemektedirler. Ancak, bir yetişkinin zamansız müdahalesi ya bu inşa planını tahrip edebilir ya da yanlış bir yöne yönlendirebilir.
  • Montessori Eğitiminin temel taşlarından birisi hazırlanmış çevredir. Çocuklar hazırlanmış çevredeki Montessori materyallerinden, bireysel ilgi ve eğilimine göre bağımsız olarak seçim yaparlar.
  • Montessori okullarında çocuklar, istedikleri materyalle, istedikleri zaman, istedikleri yerde calışırlar.
  • Çocuklara istedikleri kadar tekrar etme imkanı sunulur. Erken öğrenen yeni bir çalışmaya geçebilecektir, çünkü öğrenmede herkesin farklı bir ritmi vardır.
  • Materyallerdeki hata kontrolü çocuğun kendi hatasını bulmasıyla gerçekleşir. Başka birinden uyarıya, onaya ve düzeltmeye gerek kalmaz. Kendi kendisini düzeltmesine olanak sağlar. Böylece yetişkinden bağımsızlaşmak doğal olarak gerçekleşir.
  • Hayatın ilk altı yılı yaşamın daha sonraki yıllarıyla kıyaslanamayacak kadar değerlidir. Çocuk yetişkinliğinde kullanacağı hayat becerilerinin büyük bir kısmını bu ilk altı yılda inşa eder. En önemlisi çocuğun bilgiyi alma ve işleme becerisi bu dönemde çok yüksektir ve en verimli şekilde değerlendirilmesi gerekir.
  • İlk altı yaşta çocuklara sözel olarak bilgi iletilmesi yararsız bir çabadır. Çocuklar bu dönemde bilgiyi mutlak surette yaparak ve yaşayarak alırlar. Sorun bilgiyi alma ve değerlendirme sürecinin çocuğa nasıl yaşatılabileceğidir. Montessori araçları çocuğun bilgiyi yaşayarak keşfedebilmesini sağlar çünkü artık bilgi, sözel ve soyut değil ama çocuğun eliyle işleyebileceği somut bir biçimdedir.
  • Bağımsız sorun çözme becerilerinin gelişmesi desteklenir ve çocukların kendi ayakları üstünde durabilmeleri cesaretlendirilir.
Kaynakça:

Maria Montessori Kimdir?

Maria Montessori’nin Hayatı
Maria Montessori 31 Ağustos 1870’te İtalya’nın Chiaravalle kasabasında doğdu. On iki yaşındayken ailesi Roma’ya taşındı. Kendi isteği üzerine erkeklerin devam ettiği bir teknik okula gitti. Bu okulda okurken biyoloji onun tutkusu haline geldi. Maria bu tutku nedeniyle tıp okumaya karar verdi ve birçok zorluğun üstesinden gelerek 1896’da İtalya’nın ilk bayan doktoru oldu. Mezun olduğu yıl Berlin’de, 1900’de ise Londra’da İtalya’yı kadın haklarının tartışıldığı uluslararası konferanslarda temsil etti.
Maria Montessori mezuniyeti ertesinde psikiyatri kliniğinde çalışmaya başladı ve zihinsel özürlü çocukların eğitimiyle ilgilendi. Eğitimin bu çocuklar üzerinde etkisini inceleme fırsatı buldu. Montessori tamamen boş bir odada, tutunabilecekleri herhangi bir şeyin bulunmadığı bir çevrede, zihinsel engelli çocukların yerdeki ekmek kırıntılarını sıraya dizerken sakinleştiğini gördü. Sıradışı bir gözlem ve değerlendirme yeteneğine sahip olan Montessori bu olayı kimsenin düşünmediği gibi anlamlandırdı. Ona göre çocuklar çevrelerini öğrenmeye yönelik içgüdüsel bir arzu taşıyorlardı. Maria Montessori bu çocuklarla çalışmaya başladı ve onları ulusal bir sınava hazırladı. Bu sınavda zihinsel engelli çocuklar yaşıtlarıyla aynı ölçüde başarı gösterdi. Bu sonuç Montessori’nin tüm Avrupa’da tanınmasını sağladı.
1901 yılında Maria Montessori tekrar üniversiteye dönerek psikoloji ve felsefe okumaya başladı. 1904’te Roma Üniversitesi’nden antropoloji profesörü oldu.
Psikiyatri kliniğinde yaptığı gözlemler ve üniversite çalışmaları Montessori’nin zihninde yeni bir çocuk anlayışı şekillendirmeye başlamıştı. Bu anlayış çağının çok ötesinde bir ön görüye sahipti.
Casa-dei-Bambini
Roma’nın San Lorenzo mahallesinde 1906’da 60 çocuğun anne babaları işteyken bakılması amaçlı kurulan okulda çalışmayı kabul etmesinin tek nedeni geliştirmekte olduğu eğitim yönteminin etkisini birebir gözlemleme arzusuydu. Bu uğurda tıbbi çalışmalarını ve üniversitedeki geleceğini terk ediyordu. 1906 yılında Çocukların Yuvası’nın (Casa dei Bambini) açılışında küçük bir tören düzenlendi. Bu törende Maria Montessori yanındaki arkadaşına şöyle söylemekteydi “Bugün bu okulun açılışı pek fazla insanın ilgisini çekmiyor ama yakın zamanda çok kişinin ilgisi bu küçük okulda olacak.” Maria Montessori haklı çıktı çünkü dünyanın pek çok yerinden ziyaretçiler bu okulu görmeye geldiler.
Glass-ClassMontessori
Montessori çocuklara verilen eğitimin geleneksel yapısını tamamen değiştirdi. Ona göre çocuklar kendi kendilerine öğreniyordu ve bunun asıl adı gelişimdi. Açık olan gelişimin öğretilemez olduğuydu. Çocuk bu süreçte kendi kendini yapılandırmaktaydı. Bu görüş yüzyıl sonra çocuklar hakkında yapılan sinirbilimi çalışmalarıyla da kuvvetle desteklendi.
Maria Montessori Amerika Birleşik Devletlerini ilk kez 1913’te ziyaret etti. Aynı yıl Alexander Graham Bell ve eşi Mabel, Montessori Eğitim Derneğini Washington’daki evlerinde kurdular. Montessori Yöntemini destekleyen diğer önemli kişiler arasında Thomas Alva Edison ve Helen Keller da vardı.
1915’te tüm dünyanın dikkati bir kere daha Montessori Yöntemi’ne çevrildi. San Fransisco’da düzenlenen uluslararası bir sergide camdan bir sınıfın içinde çocuklar kendilerini çevreleyen onlarca insanın arasında hiçbir rahatsızlık duymadan yoğunlaşarak Montessori Araçlarıyla çalıştılar. Bu, orada bulunanların kesinlikle beklemediği bir durumdu, çocuklar özgür bir biçimde kendi işlerini yönetiyor ve dikkatlerini çok uzun süreler yaptıkları işe verebiliyorlardı. Herkesi şaşırtan bir diğer durum ise çocukların bu çalışmalardan sakin ve mutlu ayrılmasıydı. Çalışmak ve öğrenmek çocukların doğasının ayrılmaz bir parçası gibi görünüyordu.
İspanyol Hükümeti 1917’de Maria Montessori’yi bir araştırma enstitüsü kurmak için davet etti. 1919’da Londra’da bir dizi öğretmen eğitimi dersini yönetti. 1922’de kendi ülkesi İtalya’da eğitim müfettişliği yapmaya başladı, fakat Mussolini’nin faşist yönetimine karşı olduğundan 1934 yılında İtalya’yı terk etmesi gerekti. 1936 yılına kadar İspanya’da kaldı. İspanyol iç savaşı çıkınca bir İngiliz kruvazörü tarafından kurtarıldı. 1938’de Hollanda’da Laden’de Montessori Öğretmen Eğitim Merkezini açtı. 1939’da Hindistan’da Londra’da olduğu gibi öğretmen eğitimi hakkında bir dizi ders verdi.
Maria Montessori hayatı boyunca bir çok savaş gördü, bu etki onu eğitim yöntemini insanlık için barışın temel alındığı bir eğitim olarak biçimlendirmeye yönlendirdi. Barış adına yaptığı çalışmalar nedeniyle 1949, 1950 ve 1951 yıllarında Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterildi.
Maria Montessori 1952 yılında Hollanda’da hayata gözlerini kapadı ve arkasında kendisini yetişkinlerden çok daha iyi anlamış olan bir sürü çocuk bıraktı.

Kaynakça:http://www.sihirlibahce.com.tr/montessori/maria-montessorinin-hayati/

1-2-3 Baskeeeet

Bir akşam kendiliğinden gelişen bir oyun oldu bu aslında.
İkeadan aldığım üzerinde rakamlar yazan sepetleri görünce basket atmak aklıma geldi.
Koydum Kayra'nın önüne sepetleri ve aynı renk ve sayıdaki topları,başladı atışlar.
Hiç beklemediğim kadar eğlendik birlikte.Her başarılı atışta "baskeeeet" diyerek pek bir sevindi kuzucum:) 

Işıklı Masada Rakam Çalışması

Uzuuun süre önce ışıklı masa yapmıştık Kayra için.
Kayra çok ilgilenmemişti başlarda nedense,artık ilgisi yavaş yavaş artmaya başladı.
Biz de geçen akşam rakam çalışması yapalım dedik üzerinde.
Boş bir kağıda çizdiğim rakamlar üzerine renkli taşlar dizdi Kayra.
Güzel bir tekrar oldu hem de;)

Maşayla Ponpon Aktarma

Bu etkinliğimiz yine yazdan kalma;)
Bir çikolata kutusunu çöpe atılacakken kurtardım bununla birşey yaparız diye.Tam da bizim ponponlara göreymiş meğer:)
Malzemeleri toplayınca anneanne balkonunda yaptık çalışmamızı.
Daha önce de çalışmıştık ama bu kadar küçük maşayla değil.Çok keyif aldı Kayra,çok ilgisini çekti.Tamamen konsantreydi.O kıskacı açıp kapatıp ponponları zooorla kutuya aktarıp o başardım ifadesi yok mu yüzünde bayılıyorum:)
En az bir iki defa yaptı hiç durmadan.Sonra bir ara takıldı ve yardım etmek istedim(oysa seminere katıldıktan sonra yapsaydık müdahale eder miydim hiç :) vay sen misin yardım eden.Sen yaptın ben yapamadııııım diye bir ağlamak,böööyle astı suratını oturdu bir süre:)Neyse ki kısa sürdü bu sefer de kaldığı yerden devam etti.